Günler Düşü - 10.09.2025
- Baran
- 10 Eyl
- 1 dakikada okunur

Her şeyi denedi ve sonunda alıyor. Sonunda alıyorum. Günler süren kabusların bitmek bilmez saldırıları tüm kapıları tekmelerle kırdı. Evden uzak tutmaya çalıştığım cüce bugün bizimle salonumuzda oturuyor, yatağımızda uyuyor. Bazı günlerde olduğu gibi, bugün uyanan da oydu. Olan biten için seni suçlayamam, en kendim kılıklı mahluk. Şu, bensi olan. Adı benimkinden bozma, ayna canavarı. Sezgilerini kaleme alıp gerçeğe dönüştürmek nasıl da beni tedirgin ediyor, görüyorsun. Buna rağmen ben bu hakkı ellerimle sana vermiş olandım. Affedici olan, müjdeyi dağıtan kanaldım. Öyleyse sen sadece anlaşmanın sana düşen kısmını yerine getiriyor, gecelerimde hüküm sürüyorsun. Ömür dediğin yalnızca doğru ve yanlışlardan ibaret olsaydı sana hakkın var derdim. Dev bir solucan gibi evleri yıkıp geçmeye hakkın var. Ama biz doğru ve yanlışın olmadığı, bilinç yatağında fikirlerin akıp gittiği o nehirde kök salıyorsak; şikayetimi mazur görmelisin. Benim, seninkileri gördüğüm gibi. Sözün özü, eğer yalnızca her şeyin kusursuz işlediği bir düzende var olabileceksen, ormanlarında doğduğun karanlık kaosun hükmünden söz etmek niye? Bu gel-gitleri isimlerle bağdaştırmak, yüzleri öz kılıklarına oturtmak ikimizin de işini güçleştiriyor.
İ. Konuşuyor:
Benim sisli mağaralarımda
Issız siyah denizlerimde
Ki onlardan bahsetmek ne hoş
Yüzler tekerlemedir
Ve sözler birbirine karışır
Ne de olsa seslerin bir anlamı yok
Yüzlerin hükmü olmadığı gibi
Kırık çocuk boşuna kırılmıyor
Yüzümdeki asabiyet güzden geliyor
Şairin bahsi kendine dair
Benim yüzümle, benim adımla yürüyecek şehirde ve içindeki kızgın canavar gözlerinde hep duracak. Çünkü bu gecelere hapsolmanın bedelidir.
İ. Konuşuyor:
Ama daha çok
ötekileşmenin
aldatılmanın
kaybolmanın
yalanların bedeli

