Derin Kasvet Mektupları
- Baran

- 9 Haz
- 2 dakikada okunur

Demirci (Perde)
Önce yazmaya ve/veya yazmamaya dair türlü öngörüler, bahaneler geliyor. Birkaç cümlenin peşi sıra bir tür kalıbın içine sığmaya niyetli perspektifim gittikçe daralıyor. İşte o zaman buna sayıklamalar diyorum. Bitişik seslerin ekseninde su yüzüne çıkan kelimeler ardarda diziliyor. Çağrışımsal yol arayışı aniden seçeneklerden birine kilitleniyor. Ruh halim bu arasına dalınan ormanı erginleyebilirse ormanın ruhu gerçek oluyor; serseri dizelerde, satırlarda. Mağrur ve kuşkulu fatih için fethin hangi tür yargılarla kuşatılacağına dair karar meselesinde ise… Kimi zaman yağma erken bitiyor kimi zaman çıplak heykellere duyduğum şehvet yüzünden ardım kuşatılıyor.
En sonunda oturup, derin bir nefes almanın ardından dürüstçe söylüyorum ki bu “sayıklamalar” yazın dünyamı ele geçirmiş durumda. Sayıklamalar adına başka bir örnek!
Su-dan çı-kan ba-lık ö-lür.
Su-da-kal.
Su-da,
Su-da,
Su de ve
Su-da-kal
İlgili dizelerde yapılan açık gönderme şiirde yerini bulduğu andan itibaren bana yeni bir kavram hülyasının kapılarını aralamıştı. Bir arkaik Hristiyanlık imgesi olarak balık bir yeraltı tarikatının üyeleri tarafından kumun üzerine çizilirdi. Boynumda taşıdığım haçlarla aramda büyüttüğüm sır olan ötekilik, gizli Hristiyanlığımda somutlaşırken kaleme aldığım bu dizelerde yer alan “sudaki balık” şüphesiz saklı tutkularımı ve aynı zamanda başkaldırıyı ifşa niteliği taşıyor. Fakat bu ifşanın özü; bir yaratım nesnesi olarak ele alındığında rüyaların hatta bilinçdışının çekişmelerinin ışığında yenilikçi bir kritik niteliği taşıyor olmasındadır. Sana söz, bir daha hiçbir kitabımı açıp okumayacağım. Ahdin en açık taahhütlerinden biri su satırlarının ardından ortaya çıkıyor. Yaratımın doğasına dair keşfim şiirin ruhunu temkinli bir müjdeyle dolduruyor. Bu kimi zaman kaybetmek gibi hissettiriyor. Bilge adamın ödediği bedellerden bu olduğunu düşünmemek elde bile değil. 4. Memra su nakaratıyla son buluyor.
Memra
İNTİHAR
5/10
Kutsal aforizmatik mekanizma bu. Kim inanmaz ki? İkimizin de içinde ikimiz için de
birer İsa var.
boynumda ikimiz için de
birer haç.
Tacın dikenini şimdi tanıyorsun. Sana çağı anlatıyorum ya,
görüyorsun.
Tözü erginlemenin imkansızlığına yenileceğim, bunu da biliyorum.
Şimdi,
bu satırlarda,
seni serbest bırakıyorum.
Eren geriye döner.
Karşımdaki dönüşün heyulası.
SA YIK LA MA LAR… Sayıklıyorlar. Şimdi bu sayıklamalardan geriye yalnızca gördüğüm özü bırakacak olduğumu düşünürsek belki dizelerdeki fikrin sayıklamak yerine,
eren geri döner
sudan çıkan balık ölür
gibi didaktik bir tonda veya
ikimizin de içinde ikimiz için de birer isa var
gibi hüzünlü ve sade bir itiraf şeklinde kendini bulmasına izin vermek daha iyi olabilir.
Rüyamdaki büyücü öbek öbek topladığı kumlardan bir çöl inşa ediyordu. Sana göre bu büyücü hakir görülebilir, yaptığı şey ahmakça! Bu rüya bana bazen utanç verici hissettiriyor, ama bazen çölün kaderine ortak olduğumu anlıyorum. O kader ki bana pathēnin doğasını ilkel şehvetin bulanık tadıyla tattırdı. Birkaç gün önce sen bu dizelerin bariz bir anlamı işaret ettiğini ima ettiğinde sorgusuz sualsiz kabul etmiştim çünkü bu dizeler benim için de bariz bir yönü gösteriyordu. Bu süredir düşünüyorum ki bir başkasının benimle bu dizelerde benzer somut ve soyut bağlantıları görmesi mümkün değil. Metanoia ekipman gerektiren tehlikeli bir yoldur.
Sana bir şeyler yazmayı sevdiğimi biliyorsun.





Yorumlar