top of page
Ay Aşamaları

Dijital Dünyada Gerçekliğe Dair

  • Yazarın fotoğrafı: Baran
    Baran
  • 15 Ağu 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 25 Eyl 2021

Modern bireyin yaşantısında yahut tarihinde “gerçeğin” varlığından söz etmek oldukça güç gözüküyor. Sosyal medyaya ait insanın gerçekliği; yalan haberlerle, dayatma ve dikteyle, linçle, demagojiyle sil baştan kurgulanmaya ve ömrü boyunca bu kurguya maruz bırakılmaya müsait. Yani şu an bile herhangi birimiz (veya hepimiz birden) gerçek olanın bir mağara duvarına düşen bu gölgelerde tezahür ettiğine inanıyor olabilir. Milattan önce Eflatun’un (Platon) başka bir amaç ile ortaya koyduğu gerçeği algılayış biçiminin örneği günümüzde, günün şartlarıyla vuku buluyor. Bu durumda içinde yaşadığımız internet çağı itibariyle Huxley’in Cesur Yeni Dünyası’ndan veya Orwell’ın 1984’ünden manipüleye,

spekülasyona ve gerçeklik algısını bozmaya dair birçok örnekten bahsetmek mümkün.


Örneğin 2020 itibari ile Türkiye’nin Suriye özelinde dış politikadaki stratejilerini anlamaya çalışın. Son 5 veya 10 yıldaki gazete haberlerini, internette gezinen dedikoduları, paylaşılan fotoğraf veya videoları, suçlamaları, övünmeleri, basın açıklamalarını, yapılan anlaşmaları etraflıca bir araya getirip inceleyin. Bu süreç sonunda elde ettiklerinizi kendi süzgecinizden geçirip kronolojik bir sebep-sonuç çizgisi halinde ortaya koymanız oldukça güçtür. Çünkü bütün bu veriler birbirileriyle çelişecektir ayrıca ortaya koyduğunuz bu olay zinciri geçmişe doğru uzayarak hiçbir zaman bitmeyeceği gibi ekonomi, siyasi tarih, sosyolojik unsurlar, coğrafi sebepler de bu olay zincirinin içine dahil olacak ve bahsi çetrefilli hale getirecektir.


Sonucunda işte “gerçeğe” ulaştığınız o an karşılaşacağınız manzara günümüzde tek boyutlu değil katmanlardan oluşan bir gerçeklikten söz edebileceğimiz yönündedir.


Ki bu durumda bile neye inandığımıza bağlı olarak halen yalnızca mağara duvarına düşen gölgeleri izliyor olabiliriz ve yaşam boyunca, gerçekliğin kavramsal yapısından dolayı, bunu fark edebilecek bir tek ademoğlu dahi bulunmayacaktır. Bu çok katmanlı gerçeklik modern dünyanın sosyal medyaya ait tembel insanına göre değil. Biz hazır bilginin peşindeyiz; açıklamak değil, açıklananı isteriz. Gerçeğin bu karmaşık yapısı halihazırda geçim derdiyle boğuşan, ay sonunu getirmeyi düşünen ve bu sırada sosyal medya profillerini hayalini kurduğu hayatları yaşattığı personalar olarak kullanan insanlar için sadece duydukları kadar var. Aynısı çok iyi şartlarda yaşayan insanlar içinse farklı yollarla geçerli.


Tüm bunlar, yani bilinmezliğe duyulan korku bizleri insanlık tarihinin şahitlik ettiği en büyük kaçışa taşıyor.

Televizyon, sinema, Youtube, Instagram, komik videolar, kedi fotoğrafları, fantastik edebiyat ve hatta zaman zaman şiir yani bizleri ait olduğumuz dünyanın karmaşık, korkunç, bilinmez gerçekliğinden sıyıran her türlü araç-gereç bizi tüm gün sabahtan akşama meşgul ediyor. Sinemada en çok gişeyi gerçek dünyanın bir yansıması olan süper kahraman filmleri yapıyor. Hepimiz farklı kurgusal hayatlarda geçen birçok oyunu oynuyoruz, romanı ve öyküyü okuyoruz. Çok katmanlı gerçeğin bilinmezliğinden kaçabilmek için her türlü kurgusal gerçeklikle yakından ilgileniyoruz. Çünkü bu kurgusallık bizleri “gerçek olanın” problemlerinden kaçırıyor. Bakkaldan aldığımız ekmeğin bugün, dünkünden daha pahalı olmasının ekonomik, siyasi ve sosyolojik (hatta tarihi ve coğrafi) birçok sebebi olabilir. Yarın sabah kalkıp işe gitmek zorundayken tüm bunları düşünüp gecemizi zehir etmektense, kafamızı dağıtmak bize daha çekici geliyor. İnsan olarak, hayatta kalabilmek için elbette ki unutmaya ihtiyacımız var. Sırtımızda tüm tarihin yükü ile yaşamak zor ve bilinmezlik daha da fena. İnsanın dünyada mevcudiyetiyle taşıdığı mirasların yalnızca biri, fakat modern dünyayı en çok şekillendireni, bilinmeyenden korkmaktır.

Bilinmez olan hakikatten farklı dünyalara, kurgusal gerçekliklere kaçarak dijital dünyada özgürleşiyoruz(!).

 
 
 

Yorumlar


  • Instagram
  • YouTube

©2020, twentyfourthskyart

bottom of page