Günler Düşü - 16.11.22
- Baran

- 6 Ara 2022
- 3 dakikada okunur

Biliyorum dünyanın her parçasında keşfedilmeyi, tecrübe edilmeyi bekleyen bir gizem var. Gelgelelim verdiklerimi almaya razıydım. En azından bu kadarı kâfiydi ve tüm bu direnç bunun içindi. Mümkün olmadı. Çıktığım ilk an geri döndüğüm bataklık, intiharın kıyısında yürüyorum.
Uzun süreli planlar kurmanın hayalinin bile içi boşaldı. Yeni bir kitaba başlamak nasıl da zor benim için. Üzerimde usumu baskılayan devasa bir ağırlık. İnsan ne tuhaf şey; idealleri tabiatının realitesiyle daima çatışan bir mahluk. Ölecek olursam yalnız kitaplığımın paylaşımını vasiyet ederim diye düşünmüştüm bir keresinde, insanlarla paylaşacak başka neyim var ki? Çevremdekilere insan demekten başka ne diyebilirim diye düşünüyorum yazarken. Etrafımda parça parça var olmalarından başka onları aynı kümeye koyacak bir kelime, bir sınıflandırma var mı bilmiyorum. Dost, aile denilen şeyleri öylesine yücelttim ki zihnimde, şimdi beklentilerimden mürekkep bu devasa boşluğu doldurmaya kimsenin hacmi yetmez. Ailem ya da güvendiklerim yok, yalnızca birileri var etrafımda. Hatırlıyorum bir gün vardı dostlarım, sırdaşlarım. Artık bunun yerine yazmaya bile korktuğum ihtiraslarım var. Hayatta kalmak için içimde yok saydığım sesler geri döndüler. Böyle zamanlarda kindarlığımı keşfediyorum. Benim de nefret ettiğim hatıralarım var, nefret ettiğim hallerim var. İnsan aynı anda en fazla iki zaman diliminde olabilir diye öğütlüyorum kendime. Geçmişte ve bugünde yaşıyorsam gelecek elbette silikleşecekti, bundan kaçış yok. Halbuki kaçtığım ne çok şey var, her şeyin üzerinde giydirdiğim bir kıyafet beliriyor mutlaka. Taktığım başka isimler peydahlanıyor odamın karanlığında. Çünkü çıplaklığın, sıfatsızlığın, tarifsizliğin var olmanın karşısında dimdik durduğunu biliyorum. Bilmiyorum bir yıl oldu mu çoktan, kaçmanın günahını biliyorum. Bence yedi ölümcül günahın sekizincisidir göz ardı etmek. Ruhumun derinliklerinde bir yerlerde son bir savaş için son bir takat daima saklı. Her ayağa kalktığımda oradan bir parça kopardığımı biliyorum, sonrasında endişeli bekleyişim. Sona dair tedirgin adımlarım. Ölümden korkmadığımı sanırdım, bununla barıştım. Belki de yalnızca yanlış kararı vermekten korkuyorumdur, doğruyu seçmek prangaları bağlandı ben küçücükken ayaklarıma. Başka türlüsü ölümdü, yanlıştı. Bu karmaşa öyle dolduruyor ki aklımı baştan sona; tehdit eskiden yüzleşilecek bir şeydi, ne zamandır saklanılacak bir şeydir biliyorum. Evdeki gürültüye odamın kapısını kapatışımı hatırlıyorum, aynı odada ağlayarak uyandığımı da. Yalandan nefret etmek kompleksim gerçeği bulmayı hiçbir zaman kolaylaştırmadı. Eğer bir gün bunu her zamankinden başka bir sebeple okumak zorunda kalırsanız, evet sevgili eski dostlarım beni buraya sürüklemenin ağırlığıyla da yaşamak zorundasınız. Boşluğa bakarken durup düşündüğünüz bir anın hasediyle kavruluyorum. Beni hiç anlamadınız ama artık hiç anlayamayacak olduğunuzla daha önce yüzleşmediniz. Şimdi bir treni kaçırdığınızı biliyorsunuz, peşinden koşmanız hiçbir işe yaramayacak. Bir daha doğmayacağım, bir daha karşılaşmayacağız okulun karşısındaki durakta. Hiç kimsenin bana karşı bir sorumluluğu yoktu fakat beni intihara götüren yolculuğumda omzuma girip bir adım daha atmama yardım etmek de sevap değildi. Bir eve hangi gün gidilmez diye sorup durduğumu hatırlıyorum daha gençken.
Derin Kasvet Ahdi’nin benim son şiirim olabileceğini ansızın fark etmek beni ağlattı bu sabah. Şiir ne inanılmaz şey böyle. Tarif edilemez bir maceraydı şiir, istediğim şiirleri henüz yazamadım, hayalini kurduğum şair olamadım. Yine de şiir bütün kavgalarımın göbeğindeydi ve zordu. Her şey kadar zordu. Beni hayatta tutmaya yetmiyor belli ki. Ömrümü bir şeyle bağdaştıracak olsam aklıma iki kelime geliyor. Yalnızlık ve şiir. Yalnızlığın şiiri diyeceğim hayatıma. Bırakın dünyayı değiştirmeyi, şiir beni bile değiştiremedi, yazılmış birkaç kelime işte. Her şey kadar yitik ve her şey kadar anlamsız. Yaratımı tattım ve tatmin olmadım. İçimdeki derin, kasvetli boşluğu şiir dolduramadı. Bunun illa romantik bir tarafı olmasına da gerek yok. Belki acizdim, güçsüzdüm, mücadele edemedim. Belki yaşam deyip tükettiğiniz bok bana göre değil. Belki de sadece delirdim.





Yorumlar