top of page
Ay Aşamaları

Günler Düşü - 18.03.2022

  • Yazarın fotoğrafı: Baran
    Baran
  • 18 Mar 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 8 Nis 2022


ree

Hayatın ne zaman biteceğini düşünürken buluyorum kendimi. Bu garip kullanım “hayatın bitmesi” sanırım hayatın bünyemde oluşturduğu kötü çağrışımlarla ilgili. Çünkü hayatın ne zaman biteceğini düşünürken aslında ne zaman öleceğimi değil, ne zaman huzurlu yaşayacağımı düşünüyorum. Buna mücadelenin/koşuşturmacanın bitmesi de denebilir. Hayatımda hiçbir mücadele olmadığı bir anın hayalini kuruyor da değilim, düşüncem varımı yoğumu ortaya koyduğum bu eforun daha az olduğu bir sekans mutlaka. Çünkü insan ruhu, özellikle bu ruh benimse, hep bir mücadelenin sahnesi; başka türlüsünü hayal edemiyorum.


Gelecek bir günün batışıyla, yaşamaya devam edebilme eforunun kritik seviyelerden aşağılara düşeceği umudu içimde hangi gün yeşerdi bilmiyorum. Sanırım hayatın bir gün böyle bir yer olacağına gerçekten inanmıyorum, belki bir zamanlar inanıyordum. Gerçek aşka inandığım gibi, insanların ömürlerini aramaya adadıkları biriyle tanışma ihtimallerine. Fakat böylesi mümkün değil, yine de bu sevmemek gerekir demek de değil. Öbür taraftan düşünelim, evet yaşamda ayakta kalabilmek için bazı insanların çok fazla enerji harcamamaları gereken dönemleri olur. Ama bana göre bunu elle, sıfırdan ve tek başına başarmak mümkün değil; en azından benim için. Bu yaşlara geldiğimde beni hayat mücadelemin sona ereceğini ve bir gün daimi huzur pozisyonunda pinekleyeceğime inandıran mücadelenin kendisiydi. Her şey için o kadar açgözlüydüm ki, ilk gençliğimde bir ömrü tattım ve bitirdim bile. Sonrasında kısa bir süreliğine amaçsızlığın ve beni hiçbir şeyin tatmin etmediği bir boşluğun içinde süzüldüm. İşe bakın ki tümüyle hayat yirmili yaşların başında bitirilemiyor. Aldığım kararlar için adımlar atmak (yaşamak) bir yana, benim görülerim hariç de facto olarak hiçbir şeyi değiştirmeyen bin türlü ayrı kararı almak (yaşamanın hazırlığı) beni öylesine bir karanlığın içine bırakıveriyor ki, etim lime lime mıncıklanıyor, beynimi aldırmışım gibi bir boşluğun içine atlıyorum çoğu zaman, dalıp gitmelerim çoğalıyor. Böyle zamanlarda uyarıcılardan ve alkolden uzak durmak için de müthiş bir çaba harcıyorum, eğer bu boşluğun içine uzun süreli düşersem hiçbir zaman aynı adam olarak çıkamayacağımdan korkuyorum. Tabii bu korku temelinde bir gün oradan çıkaracağım ön kabulüne dayanıyor, ama eminim ki orası tek başıma çıkabileceğim bir yer değil. Bugün oturup önümdeki birkaç hafta için neler yapmam gerektiğini listeledim, pek bir şey yok, hepi topu 9-10 madde yazdım. Hiçbirinin acelesi yok, biri (belki ikisi) hariç hepsi çok önemli. Bu listeyi yazmaya iten, uzun süredir bunları yapmak zorunda olup bir türlü yapamadığımdır. Buraya yazamayacak kadar rutinleşen (derse gitmek? Yemek yemek? Çöpü çıkarmak?) gibi işlerim de var. Bunlara takatim yok. Ciğerlerimde yalnız sigara ve yalnızlığın buğusunu istiyorum. Bunun içinde debelenirken büyük hayallerimi nasıl yaşayacağımı bilmiyorum, hayat için çok acı çekip çok enerji harcadığıma inanıyorum, hayatımın bedeli çoktan ödedim, şimdi hiçbir şeyin bana altın tepside sunulmayışını hayretler içinde ağzım açık izliyorum. Şaşkınlığım ve hayatla kavgam bundandır. Ne yapmak istiyorsam önümdeki bu listeden çok daha fazlasına ihtiyacım var, ama bu listeyi bile bir çırpıda yapıveremiyorum. Dönemlerim, gerçeğim oldu. Ağırlaşıyorum.

 
 
 

Yorumlar


  • Instagram
  • YouTube

©2020, twentyfourthskyart

bottom of page