top of page
Ay Aşamaları

Yağma ve Tragedya

  • Yazarın fotoğrafı: Baran
    Baran
  • 9 Haz
  • 2 dakikada okunur

Uzun iç-tartışmaların huzurunda hüküm çıktı. Davanın çarpık öyküsü gelecekte, olur ya, baştan sona ele alınacak olursa karanlık kalabilecek bazı kısımları aydınlatmak adına gerçekleri kendi gözlerimden yaşandığı haliyle kaleme almaya başlıyorum. Günlerimi yazmak uzun vakitler alacak bir meşgale idiyse de artık hakikat ış ığı altında geçireceğim uzun vakitlerim olacağına inanıyorum. Devamında yolculuğum boyunca edinmiş / oluşturmuş olduğum tüm dokümanı temize çekerek kronolojinin ilgili bölümlerine eklemeyi öngörüyorum. Zira Şeytanın Kirpiklerinde Bir Gece’nin bahşettiği sonsuz anıyı öncelik - sonralık düzenine göre ipe dizmek ne kadar güç ise sebep-sonuç ilişkisi üzerinde ele almak da bir o kadar güç. Hele karşılaştığım söz konusu eşsiz olayların tözü sarsan, yıldızlara yazılı cinsten olduğu göz önünde bulundurulursa bu anılar ile ilgili ne kadar az şeyi hatırladığım kabul edilebilir. Aktarmalarımın yansızlık sınırları içerisinde bütünüyle yazıya konu edilebilmesini mümkün görmemekle birlikte, daha da aksine tüm söylediklerimin bana ait tecrübelerden ibaret olduğuna teminat verebilirim. Bu durumun anılarımın çoğunlukla zihnimde zamansal-mekansal algıyla değil hislerimle çınlamasının bir ilgisi var. Çınlamalar ruhumda can verdiğim çoklu kimselerin, gecenin sakinlerinin duygularıyla deneyimlediğimiz ortak yoğunlaşma anında önce seslere sonra hecelere dönüşüyor. Nihayetinde bu duygu abecesinin su yüzüne boca ettiği şey: Duyu değil duygu yoğun, duygu merkezli bir hüviyettedir. Bu duygular hatırlarım için bana bir yol haritası oluşturur. Aslına bakarsanız zaten oluş bitiş sırasıyla düşünmek benim için imkansız bile diyebilirdiniz. Çünkü ben Ara’yı takip ederek çoktan kozmik sırrı ifşasına dahil olmuş biriyim. Çok katmanlı dünyamız aynı gökyüzünün altında farklı yaşamları nasıl içmektedir, buna vakıf olduğumu satırlarımla kanıtlayacak olan biriyim… 


Bu sır hakkında açık seçik konuştuğumda burnum akıyor, başım ağrıyor. Böylesi gecelerde illet işte, beni uyutmuyor. En son rüyamda öbek öbek topladığım kumlardan bir tepe oluşturuyor ve onu çöl ilan etmeye hazırlanıyordum. Beni utandırmak üzere tasarlanmış bir piyes gibi. Ne ahmakça! Zaten bu tozlu kütüphane de hassas burnuma pek iyi gelmiyor. 


Zihnim tüm bunların dışındayken ve uyanık… Onu dingileştirmek için bilhassa bulduğum yöntemler ama aynı zamanda genel olarak meselenin özünde yatanlar bana utanç verici geliyor. Takdir edersiniz ki sırlar ve ruhta bin yuva sakiniyle oturmak bilinç düzeyinde birtakım anomalilere yol açabilir. Sözgelimi bu sıradışı semptomları düşündüğümde bir yandan bazen kendime haksızlık ettiğimi düşünmüyor da değilim. Bir yönüyle, sonuçta, kendimi peşinde olduğum zevkler, söylediğim yalanlar veya korktuğum anlar, üzüntüler yüzünden yargılıyorum. Böyle zamanlarda merhametle içimdeki krallığa sessizlik için yalvarıyorum. Öbür yandan patlamaları sıklıkla yemekle, kitaplarla kolay tatmin olma konsepti dahilinde bastırma zorunluluğu içerisine düşmüş oluyorum. Buna rağmen yıldızların hizalandığı bir gecede veyahut parlak ay dönümünü altında an, bir dağ gibi dinginleştiğinde bir nefes boşluğu bulursa bana gizli hazinesinden alelade bir parça bahşetmenin yolunu buluyor. Farklı bir ifadeyle doğru zamanda ormanın derinliklerinden fırlayan aç kurtlar mehtabın aydınlattığı bir kan gölünde ödüllendiriliyor. Bu gecelerde kalemi elime almayı ümit ediyorum. Çünkü tanıklığımı ortaya sermenin getirdiği sorumluluk (ortaya çıkmak) ve kozmik çarkın usul tabiatı (sessiz düzen) çatıştığında içsel huzurumu dengeli yürütebilmek için ormanın defacto kurallarını tanıma ve öyküleri bu hassaslıkta anlatma mecburiyetindeyim. Diğer türlüsü yağma ve trajedi olacaktı.


Son zamanlarda sıklıkla gördüğüm bir rüya var. Sanki ince çizgilerde yürümenin belirsiz tedirginliğini içeriyor. Yüksekten düşmek gibi ilkel korkulara benziyor, bazen alanını onlarla paylaşıyor. Bazen göğe varan azgın dalgalarda boğulduğum nehir yatağı bazen kurak veyahut çamurlu, ama genelde geçilmesi gereken bir engeli, eve dönüş yolumun nihai karar anını temsil ediyor. Eğer küçükken bir nehre veya çaya düşmüş olsaydım belki bu rüyalarda bir anlam bulabilirdim. Ama bana göre topyekun saçmalık! 


 
 
 
  • Instagram
  • YouTube

©2020, twentyfourthskyart

bottom of page